Huzurlu Aile Sohbetleri” yoğun katılımla gerçekleştirildi
Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen kültür sanat etkinliklerinin konuğu Uzman Aile Danışmanı Saliha Erdim oldu. ‘Huzurlu Aile Sohbetleri’ konulu programla dinleyicilerin karşısına çıkan Erdim, huzurlu bir aile olmanın şifrelerini paylaştı.
Sakarya Büyükşehir Belediyesi, düzenlemiş olduğu kültür sanat etkinlikleri ile izleyicilerin karşısına çıkmaya devam ediyor. Aralık ayı programları kapsamında Uzm. Aile Danışmanı ve Yazar Saliha Erdim’in konuk olduğu konferans, dinleyicilerin yoğun ilgisiyle karşılandı. ‘Huzurlu Aile Sohbetleri’ konulu konferansta konuşan Erdim, aile içi huzuru ve mutluluğu artırmak için aile fertleri arasındaki iletişimi iyileştirmenin önemine vurgu yaptı. Anne-baba ve çocuk üçgeni, aile dinamikleri, çocuklarla olan iletişim gibi birçok konuda tecrübelerini paylaşan ünlü danışman, AKM’de gerçekleşen konferansta huzurlu aile olmanın şifrelerini paylaştı. Program sonunda dinleyicilerle bir araya gelen Erdim, imza töreninin ardından sevenleri ile hatıra fotoğrafı çektirdi.
Karşılıklı anlayış duygusuyla hareket etmeliyiz
Erdim, eşler arası tartışmaların büyük çoğunluğunun anlayış süzgecinden geçmediğini vurgulayarak, “Kendinize, eşinize, çocuklarınıza ve topluma iyilik yapmak istiyorsanız eşinizle iyi geçinin. Bu söyleyeceklerimi lütfen dikkat ediniz, Aslolan sevmektir, sevilmek değil. Anlayışlı olmaktır, anlayış beklemek değil. Adım atmaktır, adım atılmasını beklemek değil. Bizler davranış biçimlerimizi yönlendirirken bu minvalde hareket ederek ve en önemlisi de empati duygumuzu ortaya koyarak hareket etmemiz gerekiyor. Karşılıklı anlayış çerçevesinde yapılan tüm davranışlar mutlaka bireylerin iletişimlerini huzurlu bir çerçevede devam etmesini sağlayacaktır” dedi.
Çocuklar, ebeveynlerini rol model olarak görüyor
Konuşmasında çocukların ebeveynlerinin aynası olduğunu belirten Erdim, “Bir çocuğun hayatında iki dönem vardır. Birisi çünkü dönemi diğeri niçin dönemi. Çünkü döneminde çocuk anne ve babasından gördüğünü modeller. Neden böyle yapıyorsun dediğimizde çünkü anne-babam böyle yapıyor der. Henüz akıl olgunluğuna, basiret, değerlendirme, mantık ve muhakeme yaşı gereği gelişmediği için sadece görmeye dayalı bir öğrenme sistemi vardı. Biz eğitimciler öyle dönemlerde anne-babalara deriz ki ‘söyleme, yaşa.’ Çocuğunun hayatında neyin olmasını istiyorsan, öyle yaşamalısın. Çocuğumuza kendisinin bu dünya için çok kıymetli olduğunu hissettirmeliyiz. Sözlerimizle sevdiğimizi söyleyip davranışlarımızla göstermiyoruz. Davranışlar sözlerden daha değerlidir. Anne baba olmak çocuğun bizi sevmesi için yeterli değildir. Sevilecek bir dilimizin ve sevilecek bir üslubumuzun olması gerekir” diye konuştu.